Anne Babalar Buraya

HAYATIYLA İLHAM OLAN İSTİKLAL ŞAİRİ

Tarihimizde pek çok kişi bazı yönleriyle ön plana çıkmıştır. Onlardan biri de İstiklâl Marşımızın şairi Mehmet Akif'tir. Peki, acaba biz onu ne kadar tanıyoruz?

Şimdi, sizi çok şaşıracağınız, şaşırdıkça hayran olacağınız, hayran oldukça örnek alacağınız Mehmet Akif'in harika özelliklerini anlatacağımız yazıya davet ediyoruz.

Bir başarısızlık anında ne yapıyorsunuz? Hemen vazgeçip hayata mı küsüyorsunuz? Başkalarını mı suçluyorsunuz? Bakın Mehmet Akif ne yaptı? Babasını küçük yaşta kaybetti. Evleri yandı ama asla vazgeçmedi. Aslında "Siyasal Bilgiler" okumak istiyordu. Ama annesinin ve kız kardeşinin geçimini sağlamak için kısa sürede maaşa bağlanacağı Halkalı Ziraat ve Baytar [Veterinerlik] Mektebini tercih etti. Bu okulu birincilikle bitirdi. Evet, Mehmet Akif bir veterinerdi. O dönemde ordunun çok sayıda hayvanı vardı. Bunların tedavisi ve bakımı için de veterinerlere ihtiyaç duyuluyordu.

Okulda en çok nerede zaman geçiriyorsunuz? Koridor da mı? Kantinde mi? Bahçede mi? Mehmet Akif, okulda en çok nerede zaman geçiriyordu biliyor musunuz? Laboratuvarda!

Odanızda kimin fotoğrafı asılı? Bir pop grubunun mu? Bir şarkıcının mı? Bir futbolcunun mu? Mehmet Akif'in odasında kimin fotoğrafının asılı olduğunu öğrenmek ister misiniz? Louis Pastör'ün. Hani şu kuduz aşısını bulan, hatta kutu sütlerin üzerinde yazan ve ismini verdiği "Pastörize" yöntemini bulun bilim insanının. Mehmet Akif'in hedefi onun gibi bir bilim insanı olmaktı.

İngilizceyi bir türlü öğrenememekten şikâyet ediyoruz değil mi? Döneminin popüler dili Fransızca'yı öğrenmek için bakın Mehmet Akif ne kadar çalıştı: Tam altı yıl. Bu disiplinli çalışması sonucunda Fransızca'yı çok iyi düzeyde öğrendi.

Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Bir saat mi? Yoksa iki mi? Belki de üç saattir… Mehmet Akif, günde kaç saat çalışıyordu acaba? Hazır mısınız? Söylüyorum: Tam on altı saaat..Hatta sabah işe giderken ve akşam işten dönerken yolunu uzatır, cebinde taşıdığı küçük bir defter ve kalem ile çalışmaya devam ederdi; yolda bile.

Mehmet Akif, "on parmağında on marifet" ifadesinin hakkını sonuna kadar veren biriydi. Boğazı yüzerek geçecek kadar iyi yüzücü, bugün olimpiyat sporlarından biri olan gülle atma sporunu taşlarla yapacak kadar maharetli ayrıca güreşte de ünlü güreşçimiz Adalı Halil'in huzurunda bile güreşecek kadar yetenekli biriydi.

Hafızanızda kaç şiir var? Bir mi? İki mi? Yoksa üç mü? Belki de daha fazla. Şimdi size Mehmet Akif'in ezberindeki şiir sayısını söylüyorum. Tam on bin!

Hayalleriniz için ne kadar zaman ayıyorsunuz? Mehmet Akif, üflemeli bir çalgı olan neyi öğrenmeye karar verdi. Bunun için az uyudu; erkenden kalkıp alanının en iyisi olan Neyzen Tevfik'ten ders aldı, iyi derece ney üfleyecek düzeye geldi.

Mehmet Akif'in fotoğraf arşivini taradığınızda hep aynı kıyafetleri ve hep aynı ayakkabıyı giydiğini görürsünüz. Bu mütevazılık ve sadelik onun yaşam biçimiydi.

Mehmet Akif, örnek bir Müslüman'dı. Dinin gereklerini büyük bir hassasiyetle yerine getirirdi.Haset, kin, kıskançlık vb. kötü hasletlerin yanından bile geçmezdi. Hayatı boyunca yalan söylediğini, sözünde durmadığını gören olmamıştı. Açık sözlüydü, düşündüğünü gıybet etmeden insanların yüzüne doğrudan söylerdi. Övülmeyi sevmezdi. 12 Mart 1921'de yazdığı şiir, İstiklal Marş olarak seçilip ayakta alkışlanırken Mehmet Akif meclisten hızla uzaklaşmıştı. Alkışı sevmeyen bir şairdi. Hayırseverdi. Maaşının büyük kısmını iyiliğe harcardı. Sokakta kedinin, caddedeki köpeğin, çatıdaki kuşun bile nasibini ayırırdı.

Mehmet Akif, tam bir kitap kurduydu. Geniş bir kütüphanesi vardı. Arkadaşlarıyla kurduğubir kitap kulüpleri vardı. Her çarşamba buluşurlar okudukları kitaplar üzerinde güzel güzel sohbet ederlerdi.

Mehmet Akif; içten, samimi bir vatanseverdi. Vatanın tehlikede olduğunu gördüğünde soluğu Ankara'da aldı. Burdur milletvekili olarak Büyük Millet Meclisine girdi. Taceddin Dergahındaki mütevazı evinde kaldı. Yer yatağında yattı, ne buldu ise onu yedi, cekete sarılıp ısınmaya çalıştı. Camilerde, sesi kısılana kadar etkileyici konuşmalar yaptı; halkı Millî Mücadele'ye çağırdı. Cephedeki Mehmetçiklerle sohbet ederek durup dinlenmeden onlara moral kazandırdı. Milli Marş yarışması başladığında para ödülü olduğu için yarışmaya katılmadı. Ödül 500 liraydı. Para ödülünü reddettiğinde cebinde Zonguldak milletvekilinden borç aldığı sadece 2 lira vardı. Para ödülünün kendisi için kaldırıldığı söylenince şiiri kısa sürede yazdı. O kadar mütevazıydı ki komisyona teslim ederken bile şiirin altına ismini yazmamış, imzasını atmamıştı. Hatta sonrasında şiir kitabı Safahat'a,
"O benim değil, milletindir." diyerek İstiklal Marşı'nı almadı.
500 liralık para ödülünü Kızılay'ın, eşi şehit olan kadınlara meslek öğretilen ve maaş bağlanan Darülmesai Dikiş Atölyesine bağışladı. İstese bu para ile Ankara'dan üç çiftlik alabilir, parası da artabilirdi. Yapmadı.

Mehmet Akif, yaşadığını yazan bir şairdi. İstiklal Marşı, Çanakkale Şehitlerine, Bülbül, Küfe vb. şiirlerinde hep yaşadıklarını, hissettiklerini, inandıklarını kaleme almıştı. 63 yaşında vefat eden Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı'nı, bir şairin en verimli dönemi kabul edilen 48 yaşında yazdı.

Torunundan (Selma Argon) öğrendiğimize göre; Mehmet Akif, ezan okunduğunda ayağa kalkıyor, bitene kadar saygı ile bekliyordu. Biz de Mehmet Akif'in yazdığı İstiklal Marşı'nı saygı ile ayakta dinliyoruz Rabbimizin ne güzel bir armağanı değil mi?

Hepimizin Mehmet Akif'i örnek alması dileği, selam ve sevgiyle çocuklar...

Metin ÖZDAMARLAR


Hayatıyla İlham Olan İstiklal Şairi
00:00
00:00