Anne Babalar Buraya

EVLİYÂ ÇELEBİ SEYÂHATNÂMESİ'NDEN FANTASTİK HİKÂYELER

Cüppesinden Ejderha Çıkan Kadı

Söyler misiniz, kimin aklına gelir sadece bir kitap okuduğu için yüzyıllar öncesine gidip oradaki insanların arasına katılarak sokak sokak gezebileceği?

Her şey gezgin dedemden bana bir kitap okumasını istememle başladı. Dedem günlerden bir gün eline çoook kalın bir kitap alıp beni yanına oturttu. Daha kitabı görür görmez anlamıştım dedem bu kitabı daha önceden de okumuştu. Çünkü kitap çok eskimişti. Ama zaten dedem anlatınca öğrendim ki bu kitap bizden yıllar yıllar önce,Evliya Çelebi adında bir gezgin tarafından yazılmış bir seyahatnameymiş. Yani insanların gittiği, gezdiği yerlerin sokaklarını, yemeklerini, geleneklerini, insanlarını hatta binalarını, köprülerini bile anlattığı kitaplardan. Doğrusu başlarda dedem böyle bir kitabı okuyacağını söylediğinde sıkılacağımı düşündüm ama okumaya başladıktan sonra can kulağıyla dedemi dinledim. Haydi gelin dedemden dinlediğim, Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'ndeki ilk fantastik hikayemle tanışın…

Çok eskiden, tıpkı Ayasofya kadar büyük bir cami yapılması için dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet, mimarlarına görev vermiş.

Dedemin söylediğine göre Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fetheden padişahmış.

O kadar büyük ve güzel bir cami yaptırmak istiyormuş ki bu yüzden dünyanın değişik yerlerinden özel taşlar getirtmiş. Mimarlar, padişahın getirttiği bu taşlarla caminin yapımına başlamışlar. Birkaç yıl sonra cami neredeyse bitmek üzereyken Padişah, caminin inşaatını görmek istemiş. Fakat başmimar, camiyi Padişah'ın istediği büyüklükte yapmamış. Çünkü o büyüklükte bir caminin doğal afetlere yeterince dayanıklı olamayacağına karar vermiş. Bu yüzden caminin boyu, Padişah'ın istediğinden küçükmüş. İnşaata geldiğinde Padişah'ın gördüğü manzara hiç ama hiç hoşuna gitmemiş. Çünkü hayallerindekinden daha farklı bir camiyle karşı karşıya kalmış. Bu duruma çok sinirlenen Padişah, başmimarın cezalandırılmasını istemiş.

Başmimar, Padişah'a durumu anlatmaya çalışsa da Padişah onu dinlememiş.Padişah'a, "Padişah'ım, caminiz böyle daha sağlam oldu. Dünya durdukça caminiz ayakta kalacak." demiş. Fakat yine de Padişah kararından vazgeçmeyince başmimar görevinden alınmış. Kendisine haksızlık edildiğini düşünen başmimar, Sultan Fatih'i kadıya şikâyet etmiş. Dedeme şaşkınlıkla,

"Nasıl yani, padişahı nasıl şikâyet edebilir ki?"

diye sordum tabii ki. Dedem de gülümseyerek adaletli olma duygusunun bize atalarımızdan kaldığını ve atalarımızda adaletin her şeyden önce geldiğini söyledi. Eğer bir kişi hakkını aramak isterse karşısındaki padişah dahi olsa onu dava edebilirmiş. Kadı da, Osmanlı Devleti'nde davalara bakan görevliymiş. Tıpkı bugünün hâkimleri gibi. Bunu da dedemden öğrendim. O kadar heyecanlanmıştım ki kendimi bir anda o odada buldum. Herkes sessizce oturuyor ve başmimarın Padişah'ı kadıya şikâyet etmesini dinliyordu.

Başmimar, "Kadı Efendi, Sultan Fatih'ten şikâyetçiyim. Kendisine sapasağlam bir cami yapmama rağmen beni işimden etti. Şimdi nasıl para kazanacağım?" diyerek durumu anlattı. O sırada Padişah Fatih Sultan Mehmet davanın görüldüğü odaya girdi.

Kadı, Padişah'a "Başmimar senden şikayetçi, tahtına değil herkes gibi burada oturacaksın." diyerek Padişah'a nereye oturacağını gösterdi. Padişah da hemen kadının gösterdiği yere oturdu.

Kadı tekrar Padişah'a, "Bu yaptığın hukuka aykırıdır. Seni de cezalandırmamız gerekir. Fakat bu mimarın geçimini sağlarsan ve ondan helallik alırsan affedilirsin."

Padişah, "Kadı Efendi, başmimarın ve ailesinin geçimini ben karşılayacağım. O da bana hakkını helal etsin." dedi ve başmimar böylece hakkını Padişah'a helal etti.

Herkes odadan çıktıktan sonra Padişah ve kadı baş başa kaldılar.

Padişah kadıya "Eğer gerektiği gibi adaletli davranmasaydın seni görevinden alırdım." dedi. Bunu duyan kadı yavaşça üzerindeki cübbeyi araladı, cübbenin altından kocaman bir ejderha çıktı ve kadı Padişah'a "Eğer verdiğim karara itiraz etseydin seni bu ejderhadan koruyamazdım." dedi. Padişah kadının söylemek istediğini anladı ve odadan çıkıp doğruca sarayına geri döndü.

Dedemin anlattığı bu hikâye beni çok etkiledi. Fatih Sultan Mehmet Han'ın padişah da olsa adil olan kadıya saygısı, başmimarın hakkını araması ve tabii adil kadının cüppesinden çıkan ejderhalar… Her şey çok etkileyici değil mi sizce de?

Bakalım dedem bana bu seyahatnameden daha başka ne fantastik hikâyeler anlatacak.

Merakla bekliyorum…

🖋 Dila Akçay Kavraz
🎨 Feyza Eryüksel