Anne Babalar Buraya

HAVADA DENİZ - KARLAR ÜLKESİNDE BİR MASAL ŞEHRİ

Uçağın camına burnumu dayayıp buhar yapmak en sevdiğim şey. Sonra oluşan o buhara adımı yazmak ve uçakta en sevdiğim filmleri izlemek. Ama beni en çok başka ülkeler, yeni şehirler görmek heyecanlandırıyor. Ben Deniz. Babam pilot ve uçakları uçurabilme süper gücü olduğu için biz hep gözümüzü başka bir ülkede açıyoruz. Geçenlerde yine geldi ve "Kuzey ışıklarını görmeye ne dersiniz?" diye sordu.

İşte onun sihirli sorularından biriyle her şey başladı!

Babam bu soruyu sorar ve bizim birkaç gün vaktimiz olur. (Bizim yani ben ve kardeşim) İnternetten hiç durmadan oraya ait bilgiler araştırmaya başlarız. Ama bu kez elimizde sadece şu vardı:

KUZEY IŞIKLARI! Peki burası neredeydi?

Öğrendiğime göre kuzey ışıkları Norveç, İsveç ve Finlandiya gibi pek çok Kuzey Avrupa ülkesinde görülebiliyor. Peki biz hangisine gideceğiz derkeeeen babam harika haberi verdi. İstikamet: Finlandiya'daki Rovaniemi şehri. Daha önce hiç duymadın değil mi? Ben de duymamıştım.

Çok heyecanlı olacak!

Yaşadığımız şehirden Rovaniemi'ye yaklaşık 5 saatte uçtuk. Film izledim, bir şeyler okudum ama o kadar heyecanlıydım ki yolculuğun yarısında burnumu cama dayadım. Uçağın minik camından karlarla kaplı masal ülkesini gördüğümde kalbim yerinden çıkacaktı.

Otele varıp eşyaları yerleştirdikten sonra tam üç kat giyindik! Dışarısı o kadar soğuktu ki gözlerim dışında her yerimi sarıp sarmaladım. Önce Arktikum Bilim ve Tarih Müzesi'ne gittik. Bölgede yaşayan hayvanların balmumu heykelleri çok ilginçti. Ama daha yapacak çook şeyimiz olduğu için müzeyi hızlıca turlayıp çıktık. Bu uzun yolculuk bizi çok acıktırmıştı. Müzenin çok yakında bir restorana gittik.

Finlandiyalılar balık yemeye bayılıyor!

Somon çorbası, somon ızgara, somon yemeği… Annem de bu duruma bayıldı tabii "Bir yıllık balık ihtiyacınızı depolayın burada" diye güldü. Biz de bir sürü balığı midemize indirdik. Kuzey ışıklarını görmek için havanın kararmasını beklememiz gerektiğini biliyordum ama kim derdi ki güneş sadece birkaç saat durup gidecek! Bu şehirde güneşi yakalamak neredeyse imkansız.

Öğlen 2-3 gibi hava kararmaya başlıyor, inanılmaz değil mi?

Hava tamamen kararınca kuzey ışıklarını görmek için yola koyulduk. Bizimle birlikte bir minibüs dolusu turistle birlikte şehrin eeen kuzeyine doğru yola çıktık. Birkaç saat yol gittikten sonra içinde kafa lambası, sıcak içecek dolu bir termos ve mangalda pişirecek bir şeylerle doldurulmuş çantamızı aldık.

Bu çantaları bize rehberlik eden Anukka hazırlamıştı.

Donmuş kocaman bir nehrin kenarında gökyüzünü izledik. Işıklar birbiriyle dans ediyor gibiydi. Gökyüzü kocaman bir ekran olmuştu. Işıklar bir o yana bir bu yana gidiyordu. Gördüklerim öyle güzeldi ki kamp ateşi yakmış ısınmaya çalışan grubu sonradan fark ettim. Hemen yanlarına koşup termosumu çıkardım ve çubuklarıma sosisleri taktım. Eksi 30 derece soğukta dünyanın pek çok yerinden insanlarla kuzey ışıklarını izliyordum.

O an babamla göz göze geldik kafamdan geçenleri hissetmiş gibi bana göz kırptı.

Ertesi gün donmuş bir göle atlayacağımızı öğrendim. O kadar şaşırdım ki bir süre babam benimle kafa buluyor sandım. Sonra gerçeği öğrendim. Rovaniemi sürprizlerle doluydu! Buz tutmuş Wilderness Gölü'ne gidecektik. Önce gölde batmayacak koca bir tulumun içine girdik.

O kadar komik görünüyorduk ki ördek sürüsü gibi! Sonra eğitmenimiz bizi bilgilendirdi:

"Korkmayın donmayacaksınız!"

Sonra güldü. Aman ne şaka ama! "Üşeyecek miyiz peki?" "Hayır Deniz, giydiğin tulum seni soğuktan biraz koruyacak." Eh benim de biraz içim rahatladı. Sonra buzlarla kaplı nehri görünce yeniden kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Önce ters döndük ve kendimizi sırt üstü suya bıraktık.

Hem üşüyordum hem üşümüyordum sanki.

Gözlerimin içine minik minik kar damlacıkları yağıyordu. Donmuş buz kütleleri ellerime değdi. Ama korkmadım. Sanki hepsiyle arkadaş olduk ve onlar da beni soğuktan korudular. Kalbim sıcacık oldu.Otele giderken ren geyiklerini de göreceğimiz küçük bir kasabaya gittik. Geyikler kızakları çekiyordu. Ben önce biraz üzüldüm "Canları acımaz mı ki baba?". Acımıyormuş ama yine de emin olamadığım için binmedim. Olsun onlara uzaktan bakmak da güzeldi.

Bir şehrin en sevmediğim kısmı dönüş yolu. Evimizi özlüyorum (ha bir de balıklarımı) ama yine de vedaları hiç sevmiyorum. Neyse ki başka (belki de daha sıcak) ülkelere gideceğiz.

E onun için de işte şimdi Rovaniemi'ye veda vakti!

🖊 Nilüfer Taktak

🎨 Feyza Eryüksel Koyunoğlu