Anne Babalar Buraya

DÜŞEN CEMRELERE NİYE SEVİNİRİZ?

Babaannemle dedem konuşurken duydum. Cemre düşmüş. Kendisini tanımasam da çok üzüldüm. Önce havaya düşmüş, şimdi de suya, yakında toprağa da düşermiş.

Şu soğuk günlerde suya düştüyse çok üşümüştür. İnşallah bir çıkaran olmuştur. Havaya nasıl düştüğünü zaten hiç anlamadım. Havadan düştü deseler, tamam o mümkün. Yarım duydum herhalde, deyip durmadım üzerinde ama o mutlu yüzlerin bir açıklaması var mı, merak ediyordum doğrusu!

"Bu Cemre –artık her kim ise–niye şuraya buraya düşüp duruyor? Ayrıca siz neden buna seviniyorsunuz, yazık değil mi kıza?" gibi birtakım sorularla olaya müdahale ettim hemen.

Hay etmez olaydım! Ama olur mu, hiç Esra durur mu?

Gözlerinden yaş gelene kadar güldüler. Sonra o yaşları silip bir daha güldüler. Göbeklerini hoplata hoplata, dizlerini döve döve güldüler.

Bu kadar komik olan şey nedir diye düşünmekten ben de kafayı zıplatacaktım ya neyse ki yarım saatin ardından çıkardılar ağızlarındaki baklayı. Meğer bu cemre dedikleri şey, insan falan değilmiş. Bir çeşit doğa olayıymış kısacası. Ben ki kendimi doğa profesörü ilan etmişmişim, nasıl bunu bilmezmişim.

"Nereden bileyim siz anlatmazsanız?" deyip hemen ustaca çıktım işin içinden.

Baharın habercisiymiş cemre, aslında "ateş" demekmiş. Şubat ayının sonlarına doğru birer hafta arayla düşüyorlarmış. Önce havaya… Böylece hava ısınmaya başlıyormuş. Ardından suya, en son da toprağa...


Bu dönemde ekilen tohumlar, dikilen fidanlar canlanmaya başlıyormuş.🌿 Sonra da ver elini bahar. Kımıl kımıl toprak, püfür püfür rüzgar, ağaçlarda yapraklar… Ohh mis! Nasıl da özlemişim. Dedem de bir güzel anlatır ki oturduğun yerde çayır çimen gezmeye, arı gibi çiçek çiçek dolaşmaya başlarsın.

Çok çok eski bir halk inanışıymış bu. Okudum, öğrendim. Aslında düşen bir şey yok, ısınmayı anlatmak için kullanılıyor "cemre düştü" diye. Olay, yer kürenin güneşlenmesiyle ilgili. Güneş ışınları daha dik gelmeye, günler de uzamaya başladığında sıcaklık da günden güne artıyor. Hepsi bu.

İşte aynen böyle işin uzmanı gibi anlattım dedemle babaanneme de. "Ben de Esra'ysam bu gibi esrarengiz işler benden sorulur!" diye bitirdim sözümü. Tamam, ayakta alkışlanmayı beklemiyordum ama kah kah gülmek de nesi?

Neyse artık alıştık! Gülmeyi seven bir babaannem ve dedem var. Onları da böyle kabul edeceğiz.😄

🖋Yazar: Gülsüm Sezgin

🎨Çizer: Zeynep Hafsa Günhan

Düşen Cemrelere Niye Seviniriz?
00:00
00:00