Anne Babalar Buraya

ÇOCUKLAR VE MAHREMİYET

Günümüzde 'çocuklar' denince akla gelen ilk konulardan biri de mahremiyet. Mahremiyet, mahrem kelimesinden gelen ve gizlilik anlamı taşıyan bir sözcük.

Mahremiyetin çocuklara dair akla gelen ilk konulardan biri olma sebebine: Çocuk hakları bilincinin gelişimi, yetişkinlerin çocuklar üzerinde güç kullanmaya dair bakış açılarının değişmeye başlaması ve ne yazık ki teknolojinin gelişmesi ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla artan 'afişe etme' alışkanlığı olarak bakabiliriz.

Peki çocuklara mahremiyeti kazandırmak için hangi noktalara dikkat etmeliyiz?

Öncelikle çocuklara 'amaaan çocuk işte' bakış açısıyla yaklaşmaktan vazgeçerek. Henüz bedenen daha güçsüz oldukları, bazı olayları ve durumları yetişkinler gibi idrak edemeyecekleri gerekçesiyle ebeveynler çocuklara saygı duymaktan vazgeçmemeli!

1. Sosyal Medya

Hazır sosyal medya ile konuyu açmışken çocuklarımızla ilgili sosyal medya paylaşımlarımızın sınırlarını belirlemeyi 'ince' değil 'normal' bir davranış olarak benimsemekten başlayabiliriz. Çocuklar henüz seçim yapma şansına sahip değilken ebeveynlerinin onların hal ve hareketlerini, yüzlerini hatta büyüklere 'sevimli' gelen ancak ilerde utanacağı paylaşımlarından bahsediyorum. Burada paylaşım yapmaya iten ihtiyaçlar, sebepler başlıca bir konu olarak ele alınması gerekirken asıl üzerinde durulmak istenen çocukların inisiyatifinin devredışı kaldığı yani 'orantısız güç' kullanarak seçme hakkı vermediğimiz bir davranşta bulunmamız.

2. İzin Verirsem!

'Orantısız güç' deyince akla daha çok çocukları 'hırpalar' durumda olunca ortaya çıkan bir vaziyet geliyor. Oysa biz bedensel gücümüzü onlar üzerinde sıklıkla 'sevmek' için kullanabiliyoruz. Mesela sıkıştırabiliyor, hiç istemediği halde öpmeye veya yanağını sıkmaya zorlayabiliyoruz. "O kadar değil hep izin mi alacağım" dediğinizi duyar gibiyim. Tabii ki yavrunuzla aranızda doğal gelişen sarılma, öpme durumlarında yapmacık şekilde kendinizi durdurmayacaksınız ancak çocukların oyun oynadığı için, o an istemediği için veya biraz daha büyüdüğünde kendisine 'çocukça' geldiği için sizlerin dokunarak sevgi ifade eden davranışlarınızı reddetme eğilimleri söz konusu olabilir. Burada önce anne- baba nın çocuğu zorlamaması sonrasında ise yakındaki büyüklerin, misafirin sevme girişimlerinde çocuğun rızasını gözetmelerinin teşvik edilmesi çocukta 'istemediğim kimse bana dokunamaz' bilincinin gelişmesi için önemlidir.

3. Özel Mekanlar-1

Çocuklarla tuvalete ve banyoya girilmemesini, özellikle dört yaşından sonra çocuğun buraların özel bir mekan olduğunu ayırt etmesini tavsiye ediyoruz. Banyo yapılırken özellikle dört yaşından sonra mahrem bölgenin kapatılması da buna ek bir tavsiye. Yine özellikle altı yaşından sonra odasında olan çocuğa 'girebilir miyim' gibi sorular sormak veya gelişimizi belli ederek bulunduğu odaya girmek, bazen kapısını kapatmasından rahatsız olduğumuz durumlarda ise bunu bir kural haline getirmek için özellikle açıklama yapmak çocuğun başkalarının sınırlarına saygı duymasını ve normalin bu olduğu algısını da güçlendirir.

4. Özel Mekanlar- 2

Samimiyeti nasıl algılıyoruz? Sorusunun cevabı işte, sosyal yaşamda, okulda olduğu gibi evde de çok önemli. Sınır deyince akla ayırıcı ve katı bir yapı değil, aksine olduğumuz gibi kabul edildiğimiz hissiyle güçlü bağlar inşa eden ilişkileri organize edici bir yapı gelirse doğru algılar daha kolay oluşur. Dolayısıyla 'amaaan canım nasılsa çocuğum, eşim, kardeşim' diyerek yaptığımız davranışları bazen bu inşaya katkı niyetiyle gözden geçirebilir, neyin samimiyet neyin sınır ihlali olduğuna daha fazla kafa yorabiliriz. Bu noktada mahremiyet dahilinde söylenebilecek olan ise yetişkinlerin birbiriyle özel mekan paylaşımına, dokunma şekline, şakalaşma üslubuna, birbirini arayıp sorma zamanına, birbirine hitap şekline dikkat etme ya da özel bir konunun konuşulmasının yeri ve zamanını tayin etmektir.

5. Hakkında her şeyi bilmeli miyim?

Mahremiyete dair ebeveynlerin 'ben annenim/babanım her şeyi bileyim' tutumu hakkında da söylenebilecek birkaç söz var. Özellikle de ergenlikte. Çocukların bazı şeyleri kendilerine veya bir başkasına zarar verme içerikli olmadığı sürece saklama hakları vardır. Özellikle ergenlik döneminde kişisel sınırlarını çizmeyi ve kimliğini tanımlamayı öğrenen çocuğun karşı cinse ilgisinin artmasıyla oluşan duygu, düşünceleri ve arkadaşlarıyla özel paylaşımları konusunda bilgi vermesine ısrar etmek, bu konularda utandırmak, yazışmalarını ya da günlüğünü okumak yanlış tutumlardır. İlgilerini ve yeteneklerini tanıyarak geleceğe dair hedafler koymasını beklediğimiz yaşlarda çocuklara bizim duyduğumuz saygı onların da kendilerine saygı duymalarını ve 'nasıl biri olmak istityorum' sorusuna tutarlı cevaplar vermelerini destekler. Odalarına girerken kapılarını çalmamız ve 'musait misin' diye sormamız dahi bu tutumun bir parçasıdır.

6. Fiziksel cezalar vermemek

Çocuklara bedensel cezalar vermek onda kalıcı bir özgüven eksikliğine ve öfke duygusuna yol açabilir. Bazen çaresizlikten 'ama ne yapalım' diyen ebeveynler inanıyorum ki onları bu noktaya getiren konularla ilgili önleyici yaklaşımlarını sürdürürlerse fiziksel cezalar vermek akıllarından geçmeyecektir. Mahremiyet, çoğunlukla çocuğun bedeniyle ilgili sınırlarından yola çıkarak anlattığımız bir konu. Bedenin örselenmesi çocuğun 'ben güçsüzüm' algsıyla kendini sevmesini doğrudan etkileyerek, başkalarına benzer şekilde zarar verme eğilimine ve bu cezayı (odaya kilitleme, vurma, temel bir ihtiyaçtan mahrum bırakma vs) veren kişinin gerçekten neye öfkelendiğini yani doğrunun ne olduğunu anlayamamasına yol açacak dolayısıyla kalıcı bir davranış değişikliği de olmayacaktır.

7. Severken kız veya erkek oluşa vurgu yapmamak

Tüm ebeveylerin istekleri önce çocuklarının kendilerini olduğu gibi kabul etmesi, insani olarak iyi ve doğru yolda olması, sağlıklı bir gelişim göstermesidir. Tabii ki bu çocuğun kendisini cinsiyetiyle de sevmesini kapsayan bir süreç. Bununla beraber 'erkek adam dediğin', 'prenses kızım' vb ifadeler kulağa çok sevimli gelse de çocukları sıklıkla sevme biçimimizin cinsiyet odaklı kelimeler olması algılarını etkileyecektir. Onların kız ya da erkek oldukları için güçlü, iyi, sevimli, güzel olduklarını düşünmelerini istemeyiz değil mi? Mahremiyet algılarının sağlıklı gelişimi için 'ben hangi yönlerimle değerliyim?' sorusuna verdikleri öncelikli cevabın erkek ya da kız olmak ile ilgili olmaması mahremiyet eğitiminde sandığımızdan daha önemli. Bilirsiniz, kelimeler hayattır.

8. Kitaplar

Kelimeler demişken kitaplardan bahsetmemek olmazdı! Mahremiyetle ilgili yazılmış çok güzel çocuk kitapları var. Edinebilir ve okuyabilirsiniz. Ayrıca dijital dünyada mahremiyeti korumakla ilgili akla gelen önemli bir isim olan Orhan Toker'den de minnetle bahsetmek isterim. Tüm anne babaların oyunlarda, video sitelerinde çocukların sınırlarının ihlal edilmesiyle ve onları nasıl koruyacağımızla ilgili paylaşımları oldukça faydalı.

🖌Klinik Psikolog Sena Kübra Çataloğlu