Anne Babalar Buraya

ŞİMDİ OKULLU OLDUK EY PANDEMİ!

Hepimizin dört gözle beklediği açıklamadan sonra çoğu ilde kısıtlı ders saatiyle de olsa okullar açıldı. "Açılacak mı, açılmayacak mı?" ikilemiyle yaşanan gerginlik net bir kararın ardından bir nebze son buldu.

"Bir nebze" sözünde ısrarlıyım çünkü şimdi de okula uyum sürecinin ister istemez yarattığı bir belirsizlik, gerginlik söz konusu olabilir. Çocuklar ve velilerden bazıları bu karara "zaten gerekliydi", "oh be yaşasın" diyerek olumlu bir tepki ve hevesle yaklaşırken bazıları da "istiyorduk ama ne yapsak/ne yapacağız?" gibi tedirgin iç muhasebelerde bulabilir kendini. Hatta bu tepkiler iki uçta da değil: Olumlu yaklaşanlar içlerinde bir miktar tedirginlik, olumsuz yaklaşanlar da bir miktar sevinç duygusu taşıyacaktır doğal olarak.

Bu noktada insanoğlunun adaptasyon (uyum) yetisine güvenerek karşılaşılan her duruma bir şekilde uyum sağlayacağımızın insan doğasına dair değişmez bir gerçek olduğunu vurgulamakta fayda var. Fakat bu vurgu elbette ki arkamıza yaslanıp: "Oh be tamam o zaman." dememiz için yeterli değil. Çünkü bu uyumun hızı, şekli, duygusu, yöntemi biricik olması sebebiyle önemli de.

Küresel çaptaki benzer zorluklardan hepimiz payımızı alsak da yaşadığımız deneyim biricik. Buradaki benzerlik, süreçteki zorluklarımız için çok önemli bir şefkat kaynağı: "Herkes benim gibi bir zorluk yaşıyor." Rekabetin ve başarı hırsının egemenliğinin dayatıldığı bir küresel dünyada herkesin benzer bir zorluk yaşaması oldukça manidardır. Bununla beraber cümledeki "biricik" kelimesine tekrar dönelim: "Yaşanan benzer zorluğa benim vereceğim tepki biriciktir çünkü benim ve diğerlerinin algıları, olanakları ve çevresi biriciktir."

Dolayısıyla bu yazıdakilerden tutalım da herhangi bir başka uzmanın muhatap aldığımız bilgisinde "biricikliği aramak"; "ideal ebeveyn", "ne yapılmalı?", "uygun yöntemler" gibi başlıklardaki kıymetli bilgilerle muhatap olurken, "biriciklik" penceremizi daima açık tutmak bizleri ağır yüklerden koruyacaktır.

Ben de tam şimdi yazının devamında "uyum" ile ilgili birkaç kelam ederken "biricik ebeveynlik pencerenize" seslenmeyi umuyorum.

Öncelikle okula gitme sürecini "uyum" başlığında değerlendirmenin sebebi pandeminin dünya çapında kriz olarak kabul edilmesidir. Krizden sonra, normal akan hayatta bir değişim ve bu değişimle gelen durumlara uyum gerekliliği söz konusudur. Çocuklar bu krizden az ya da çok etkilendiler. Etkilendikleri durumlara beslenme ve hareket, teknoloji kullanım alışkanlıkları, dikkat becerileri, akademik motivasyon, sosyal beceriler, temizlik algısı, gelecek algısı, stresle başa çıkma gibi örnekler verebiliriz. Bunu hatırladıktan sonra neler yapabileceğimize bir bakalım.

Çocuklar okula uyum sağlama başlığı altında bir süredir görmedikleri sınıf ortamına, yüz yüze ders işleyişe, çanta taşımaya, öğretmenlerle ve arkadaşlarıyla kurdukları yüz yüze ilişkiye (bence burası en büyüğü), erkenden evden çıkmaya, bir yandan pandeminin getirdiği kayıpların hüznüne ve gelecek kaygısına uyum sağlıyorlar. Bu durumda onları dinlemek, onlara anlaşıldıklarını hissettiren bir tutumla yaklaşmak yerinde olacaktır. Olumsuz bilgi akışına hem ebeveynlerin hem çocukların maruz kalmaması, doğru kaynaktan yeterli bilgi alınması kaygı ve yas noktasında önemli bir rol oynuyor. Lütfen başta gündeminiz pandemiye dair felaket senaryoları olmasın!


🖋 Klinik Psikolog Sena Kübra Çataloğlu